Hayatın birçok tecrübesi vardır bunun içinde en büyük yaşanacak tecrübe ölüm hadisesidir. Herkes hayal dünyasının bir köşesinde mutlaka nasıl öleceğini tahayyül etmiştir. Bu konuda en değerli bilgileri Peygamber Efendimiz’den edinebiliriz ;
Tirmizi’nin 2403. hadisinde geçen rivayette Efendimiz (s.a.v) her ölenin aynı duyguyu paylaşacağını söylüyor. Eğer ölen kişi kötü biri ve cehennem ehli ise günahlarından, kafirliğinden vazgeçmediği için pişman olacak. Cennet ehli ve güzel ameller yapmış biri ise bu amellerini çoğaltmadığı için pişman olacak. Daha çok vermediği, paylaşmadığı için yüreklere dokunmadığı, sevgisinden kıstığı ve beklentisini artırdığı için, bütün bunlarda önde gitmeyi değersizlik olarak algıladığı için pişman olacak.
Beklentiler bugün gerçekleşir yarın gerçekleşmez fakat kesin olduğunu bildiğimiz bir şey varsa o da dünya hayatının beklentilerle geçirilmeyecek kadar kısa ve aynı zamanda erimekte olan bir sermaye olduğu gerçeğidir. Vuslata erdiğimizde sadece gurup ve tan vakti kadar kalmış gibi hatırlayacağımız sermayemiz eriyor ve işimiz vaktimizden çok daha fazla.
Güzel Bir Gayret Örneği
İşinin vaktinden çok fazla olduğunu yaşayarak gösteren bir Gülseren abla geçmiş bu dünyadan. Onunla tanışanlar anlatıyor; tekerlekli sandalyede dernekler kuran, şevkli, gözünün içi parlayan, çoğu işini başkalarından yardım alarak yapan biri. Hatta kendisinden “Başımı çevirir misin?” cümlesini duyunca ağlamalarına engel olamayan, kendi acizliğine ağlayan tanıdıkları söylüyor hiç durmadığını. Biz de senin gibi olsak diyenlere de “Oluun, ne engeliniz var” diyormuş. Azıcık gayret noksanlığımız olsa gerek Gülseren abla…
Ölmeden Önce Neler Yapılmalı?
Keşke yapmasaydım ya da daha çok yapsaydım pişmanlıklarını yaşamak için kendi ölümümüzün gelmesini beklemeye gerek yok. Sevdiğimiz hatta sevmediğimiz, tanımadığımız insanların ölmesi bile bu pişmanlığı yaşatmaya yetiyor. O yüzden ne olursa olsun tövbede, çalışmada hayırda ve güzellikte aşıp gitmek lazım. Bu gidişler sağlam bir bilince oturtulduğunda etrafta enayilik olarak tabir edilen haller bile çok şuurlu bir davranışa dönüşür. “Beyin anlamını bulduğu eylemleri adeta koşarak yapar.” diyor yazar.
O memnun kalacaksa enayilik başımızın tacı olsun, çalışmak ve yorulmak da en geniş azığımız…