Günümüz yaşantısında geçmişe göre dünyada büyük değişiklikler meydana gelmiş, artan nüfusla birlikte insanlardaki hastalık sayısı da artış göstermiştir. Gelişen teknoloji yeme, içme ve yaşama düzeninde büyük farlılıklar meydana getirmiştir. Meydana gelen bu büyük değişiklikler insanların hem fiziksel hem psikolojik sağlığı üzerinde olumlu etkilerinin yanında birçok olumsuz etkiyi de meydana getirmiştir.
Fiziksel hastalıklarımızın asıl kaynağı psikolojimiz olabilir mi?
Çocukluk yaştan itibaren kişiler yaşadığı ortam, çevre, ebeveynlerinin kendilerine olan yaklaşımından büyük oranda etkilenir. İlerleyen yaşlarda kişi bu yaşadıklarını hatırlamasa bile duygusal ve psikolojik olarak bilinçaltına yerleşen düşünceler fiziksel anlamda da kişiyi etkiler. Örneğin altı yaşına kadar çocuklarda sözcüklerin etkisi hipnotize edicidir ve yetişkin yaşamlarında bu sözcüklerin yıkıcı etkisinin üstesinden gelmek oldukça zordur. Sadece çocukluk dönemi değil kişilerin günlük yaşamlarındaki sıkıntıların duygusal tahribatı sebebiyle de bedensel rahatsızlıklara yol açabilir. Bu kişiler yaşadıkları rahatsızlıkları fiziksel zannederek birçok doktora başvururlar ancak kullanılan ilaçlar ve tedaviler fayda vermez. Hatta bazı hastalara içinde ilaç olamayan boş bir serum verilerek ağrılarının geçip geçmediği sorulur. Eğer kişinin şikayetinde azalma görülürse bu kişinin temelde psikolojik başka etmenlerle hastalandığı kanıtlamış olur. Bu şekilde uygulanan tedaviye “plasebo” etkisi denir. Burada İbni-Sina’nın şu sözleri en güzel örnektir;
Öfke karaciğeri, keder akciğeri, üzüntü mideyi, stres kalp ve beyni, korku böbrekleri yorar. Bunlar vücutta artınca ve sürekli ise o organ hasta olur.
Psikoloji ve duygusal değişikliklerle hastalıklar iyileşebilir mi?
Birçoğumuz kanseri kendi kendini motive ederek iyileşen insanları duymuştur. Uzmanlar bu konuda bedenimizle konuşabilir, onlardan bir şeyler öğrenebiliriz diyor. Bunun için en güzel metot “kendini tanı ve kendini iyileştir” metotudur. Fiziksel hastalıklarını kendi bulduğu metotlarla iyileştiren İnna Segal’in şu hikayesinden bu konu daha iyi anlaşılabilir;
Kendinizi iyileştirmeyi ve sizi hapseden olumsuz inançlardan kurtulmayı öğrenin. Bunun mümkün olduğunu nereden biliyorum? Kendim inanılmaz bir iyileşme dönüşümü geçirdim ; Çernobil Felaketi’nden etkilenen Belarus’un başkenti Minsk’de doğdum . Nükleer santralin bölgeyi kirletmesinden iki yıl sonra doktorlar anne babama, hasta küçük kardeşimin yaşadığımız sert iklim yüzünden ölebileceğini ve kentte ona uygun tedavi bulunmadığını söylediler. Avustralya’ya taşınma planları yaptık ve oldukça stresli göçmenlik sürecinden geçtik.
Avustralya’ya yerleşince sil baştan bir yaşam kurmamız gerekiyordu: Yabancı dil öğrenmeli, farklı bir kültüre uyum sağlamalı ve hayatta kalmak için bir yol bulmalıydık. Bu sorunlu süreç sağlığımı derinden etkiledi. Gerginleştim ; okulda ve evde kendimi ifade etmekte güçlük çekmeye başladım . Şiddetli mide ağrıları, deri sorunları, endişe nöbetleri ve panik ataklar yaşadım. O sıralar ailem, tıbbi sorunları yalnızca doktorların çözebileceğine inandığından düzenli olarak hastaneye götürüldüm. Sağlığım giderek kötüleşti. On altı yaşında arada sırada da olsa yoğun bel ağrılarına tutuldum ve doktorum beni fizik tedaviciye gönderdi. Başlangıçta biraz rahatlasam da belimdeki sorun öyle kötüleşti ki ağrılarım neredeyse dayanılmaz duruma geldi.
On sekiz yaşında tanıştığım eşim Paul bana bir dizi terapi olanağı sundu. Pek çok doktor ve holistik tedaviden geçtim; ama hiçbiri işe yaramadı. Kısa bir süre için kendimi biraz iyi hissediyordum, ama sonra ağrı geri dönüyor ve her seferinde giderek kötüleşiyordu. Yirmi yaşımdayken öyle kötüydüm ki bazı haftalar güçlükle yürüyebiliyordum . Acı içindeydim ve Paul’den beni kiropraktöre* götürmesini istedim. Acılar içinde kıvranarak oraya vardığımızda doktor bana hiç bir şey yapamayacağını ve eve gitmemi söyledi.
Dönüşte öfkeden gözüm dönmüştü ama bir sebeple acım hafiflemişti. Kafamda birçok felaket senaryosu dönüyordu artık ya daha kötüleşecek yada iyileşecektim. Daha sonra evde kasvetli düşünceler içinde kıvranırken birden müthiş bir bakış açısı gelişti ve kendimi iyileştirmeliyim! diye düşündüm. Dikkatimi omurgama yöneltince biçimi bozulmuş bir sırt imgesi gördüm . Pek çok omur yerinden kaymış, iltihaplanmıştı. Dehşete kapıldım, bu rüyadan hoşlanmadım, diye düşündüm. Sonra anladım. Düş görmüyordum. Kendi sırtımın imgesine bakıyordum. Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra sırtımın nasıl bu duruma geldiğini düşünmeye başladım. Böylece şu soruyu sordum: Hangi duygular; düşünceler ve deneyimler bu duruma yol açıyor? Yavaş, derin soluklar alarak bekledim. Neredeyse anında yoğun korku, bezginlik, öfke, suçluluk ve utanç duyguları yüzeye çıktı. Duygular aşırı şiddetlendiğinde bile soluk almayı sürdürerek onları hissettim. Kendi kendime bu duyguları bırakmayı istiyorum diyerek yoğunluğu hissetmeme izin verdim. Bedenimden dalga dalga duygular geçti. Onları bırakırken olağan üstü bir iyileşme enerjisine bağlandığımı ve sakinleştiğimi hissettim; her bir duyuyla ilgili bir düşünce yada anı belirdi aklımda. Bedenimden duman halkaları gibi saçılan yoğun enerjiyi görebiliyordum akıl gözümle.
Daha sonra derin ve huzurlu bir uykuya daldım. Ertesi sabah ağrılarımın çoğundan kurtulmuştum. Çok heyecanlandım; elimden geldiğince bu iyileşme yöntemini denemeye karar verdim. Üç hafta içinde fiziksel sıkıntılarım tümüyle ortadan kalktı. Altı ay sonraki kontrolde, kiropraktörüm “Her ne yapıyorsan yapmayı bırakma, çünkü işe yarıyor” dedi. Bel ağrısından kurtulduktan sonra cilt, sindirim sistemi ve endişe sorunlarımı da başarıyla iyileştirdim.
Kiropraktör; Omurga rahatsızlıklarını fiziksel yollarla iyileştiren kişiler.
Sağlığı korumak ve iyileştirmek için kendi kendimize neler yapabiliriz?
1-Hastalığınızın temel sebebini araştırın ve gerçekten iyileşmeyi isteyip istemediğinizi sorgulayın. Bedeninizin size gönderdiği mesajları dinleyin.
2-Duygularınızın üzerini kapatıp onları görmezden gelmek yerine duygularınızı hissederek yaşayın. Duygular kişiyi acıdan kurtarmaya, huzura ve mutluluğa taşımak için en önemli araçtır.
3-Solunum egzersizleri yaparak vücudunuzda rahatlama ve gevşeme sağlayabilirsiniz.
4-Sağlıklı beslenerek yeme içme konusunda doğru davranışları araştırın. Sağlıklı beslenmek; hem bedeni besleyen hem de enerji ve sağlık veren yiyecek anlamına gelir.
5-Düzenli ve sağlıklı spor yapın. Uygun sporları yapmak bedeni canlandırarak vücuttaki zararlı maddelerin atılmasını ve psikolojik olarak kişinin daha güçlü olmasını sağlar.
6-Bedeninizi dinleyin ve günün hangi saatinde hangi aktiviteyi yapmanız gerektiğini planlayın. İnsanlar bedenlerini dinlemediklerinde gerginlik, korku, bezginlik, kaygı ve hastalık durumları ortaya çıkar.
7- Yaratıcı olun ve kendi yeteneklerinizi keşfederek kendinizi geliştirin. Kişiler kendi yetenekleri doğrultusunda yaptıkları işlerden heyecan, mutluluk ve başarı hissederler. Bu da kişiyi daha güçlü bir hale getirir.
8-Renklerin insan üzerinde birçok etkisi vardır. Etrafınızda ruh halinizi değiştirecek ve olumlu hale getirecek renklerle çevreleyin. Örneğin huzurlu hissetmek için evinize yeşil bitkiler alabilir canlı hissetmek için duvarları turuncuya boyayabilir veya giydiğiniz kıyafetin rengini buna göre belirleye bilirsiniz. Kısaca kendinize mutlu renk seçin.
9-Hayatınızda olmayan şeylere odaklanmayın. Tam aksine elinizde bulunan mucizelere odaklanın. Odaklanılan her şeyin zihinde büyüdüğünü unutmayın
10-Gülmeyi alışkanlık haline getirin. Gülmek için büyük sebepler aramayın ve bedeninizde oluşacak değişimleri kendiniz görün.
Bu yazı ‘Bedenin Gizli Dili’ kitabından yararlanılarak hazırlanmıştır. Bu konuda daha fazla bili edinip uygulamak için kitabı okuyunuz.