Uzun Bir Yol…’dan Sonrasında Bana Kalanlar
”Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin” demiş Sait Faik Abasıyanık. Kim için ne için demiş bilemiyorum ama aynı hissin sayılamayacak kadar çok şeyde tecelli ettiğini biliyor ve insan olmanın ortak noktalarından birine daha şahit oluyorum.
Bir çok şeyde denizi görmüş gibi oluyorum:
Uyumadan önce son kez perdeyi aralayıp da hem yerlerin ıslak olduğunu görüp, hem de yağmurun o tarif edilmez sesini duyduğumda, günün yoğunluğunun ardından gece gökyüzünü içime çekmek istercesine kendi kendime dinlendiğimde, uzunca okuduğum kitabın bir yerinde kilit bir cümle görüp, işte bu! diyerek defalarca okuma arzusu hissettiğimde, sevme duygusunu karşılıklı olarak tattığımda, uzun bir muhabbetin arasında içten bir gülümsemeyle beraber gözlerime ışıl ışıl bir çift göz değdiğinde, içinden çıkılamaz sandığım olayların belli zaman sonra durgun denize döndüğüne şahit olduğumda, dün çiçeği olmayan herhangi bir bitkinin bugün “Ben gönderildimmm” dercesine gelen çiçeğini gördüğümde, mis kokusunu bir kutuya alıp saklamak istediğimde, kısacası kalbimi göğüs kafesime sığdırmayan her olayda Sait Faik‘in o denizine ulaşmış gibi hissediyor ve her birine destanlar yazmak istiyorum.
O destanı bir cümleye sığdıran ve büyük oranda hislerime tercüman olan insanları gördükçe bir kez daha hayret ediyor ve duamı ekliyorum:
“Allah’ım hayretimi ve gayretimi artır.”
Çünkü hayret etmenin sonu hiçbir an gelmiyor, gelmeyecek de… Ve bunları sıralamaya kalktığımda eğer sonunu tatlıya bağlayamazsam sevgili Beynim (saygımdan küçük harfle yazamıyorum)
” Ee bir sürü şey saydın…Sonuç?”
diyor adeta ve beni harekete geçirmeye çalışıyor.( geçmeyince kafamızın içinde oluşan o tahammül edilemez şey tanıdık gelmiştir; hani şu bütün bu güzelliklerin nasıl ve neden olduğuna anlam verememe hissi…)
Taş taşımamı istemiyor tabii, “Şu saydıklarını güzelce yerine(failine) iade et.” diyor hepsi bu.
Destanlar yazmak istediğimi söylemiştim hani… Beni benden iyi bilen Rabbim bu arzumu da bilerek yol gösteriyor ve bazen O’nun öğrettiği içten bir zikir bir çok destana bedel oluyor. İşte bu iade noktasını tatlıya bağlamak adına duama gayretimi de eklemeyi ihmal etmiyorum.
Her insan kadar, bütün doğal haliyle, sevdiğimi veya sevdiğimden gelen her şeyi şevkle ve bütün ruhumla karşılamak ve bunu en az Sait Faik kadar güzel ifade etmek istiyorum. Davamızın içine hayretimi ve gayretimi, sonuna da hamdimi sığdırmak istiyorum. Hepsi bu 🙂
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi Rabbil alemîn.”