Bir yemeği lezzetli yapan şey ile hayatı anlamlandıran, insanı güzelleştiren, bir çiçeğin açma vesilesi olan şeylerin aynı olması-olabilmesi ne kadar uzak ve birbirinden farklı gibi görünse de tüm bunları bir arada tutabilecek bir güç var; SEVGİ
Sevgi öyle bir tılsımlı güçtür ki sen bir işi yaparken, bir yemeği yaparken içine kattığın malzemelerden önce sevgini koyarsan o yemek hem lezzet-i ala olur hem şifa olur tüm yiyenlere.
Sen seversen bir insanı, bir canlıyı, bir cansızı… Sen seversen yaratandan ötürü yaratılanı, kaplar her yanını güzellikler ve sen verirsen sevgini bir çiçeğe suyuna katarak o senin içinde açan tomurcuklar gibi açar.
Öyle bir şeydir ki “sevmek” hem verdiğine can olur, sevinç olur mutluluk olur hem de verene.
Ne demiş şair
“ Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.” (Zülfü Livaneli | Ada)
Sevmek devamında aidiyeti getirir veya sevmek ait olmaktır da diyebiliriz. Bir eşyayı seversin mesela renginden, biçiminden veya barındırdığı herhangi bir fiziksel özelliğinden dolayı yada hissettirdiği, anımsattığı bir duygudan ötürü ve senin olsun istersin onu en uygun şekilde konumlandırırsın ve sana ait olur. Bir eşyayı sevmek ve onu hayatında konumlandırmak, ona değer vermek, ona sahip olmak çok güzel şeyler ama daha güzeli ise tıpkı kendin gibi bir can taşıyan varlığa duymaktır bu hisleri; bir bitkiye, bir hayvana ve elbette bir insana…
Günümüzde eşyaya, paraya, mülke verilen değer ve sevgi ne kadar çok olsa da hiçbiri bir insana verilen sevginin bıraktığı etkiyi ve hisleri yaşatamaz. Sen bir insanı seversen tüm kalbinle, bu bir dost, arkadaş, kardeş, anne, baba, evlat veya sevgili olsun hiç fark etmez, artık ait olursun o insana yerleştirirsin hayatındaki en güzel, en özel köşeye sen ona o da sana ait olur. Aranızda bir bağ kurulur “sevgi üzerine” ve öyle sımsıkı bağlar ki iki yüreği birbirine…
Sevgi şifadır yaralı yüreklere ve sevgi yumuşatır en katı kalpleri en sert yürekleri…
Kalbinizden hiçbir zaman eksilmeyecek sevgileriniz olsun.